Karadeniz Deniz'mi ? Göl'mü
En basit cevap, Karadeniz'in Akdeniz ile olan bağlantıları aracılığıyla dünya okyanusuyla su alışverişinde bulunmasıdır. Geleneksel olarak göller ve denizler arasındaki fark, okyanusla olan bağlantılarıyla ilgilidir. Bir haritada 'deniz' olarak etiketlenen her şey, hem dünya okyanuslarından içine akan hem de tekrar dünya okyanuslarına çıkan suya sahiptir. Bunun istisnası, dünya deniz seviyesi daha yüksekken birbirine bağlı olan Hazar/Aral denizleridir. Maynich Depresyonu'ndan geçen bu bağlantı Hazar Depresyonu'nu sular altında bırakır ve rakımını dünya ortalamasına çıkarır. Bu, buzul çağı döngüleri başlamadan yaklaşık üç milyon yıl önce durumdu ve Grönland ve Antarktika'nın daha fazla buzsuz olduğu bazı buzullar arası sıcak dönemlerde ara sıra meydana geldi. Ayrıca, Orta Doğu'daki Ölü Deniz veya Kuzey Amerika'daki Salton Denizi gibi coğrafi olarak izole edilmiş tuz gölleri de vardır; bu göllerdeki su tuzlu olduğu için bu isim gelenekseldir.
Karadeniz'de derin su akıntısı Boğaz ve Çanakkale Boğazı'ndan havzaya akarken, yüzeyde ters bir akıntı Akdeniz'e akar. Akdeniz havzasını dolduran sular dünya okyanuslarından iki yerden gelir, Kızıldeniz'den Süveyş Kanalı'ndan ve Atlas Okyanusu'ndan Cebelitarık Boğazı'ndan. Süveyş'te kanal sığdır, bu nedenle akışın neredeyse tamamı daha tuzlu ve biraz daha yüksek rakımlı olan Kızıldeniz'in kuzeyinden gelir. Cebelitarık'ta yüzey suları havzaya akarken, derin sular Karadeniz'de olanın tersine dışarı doğru akar.
Yani yüzey suları Hint Okyanusu'ndan Kızıldeniz'e girer ve daha sonra kanaldan Akdeniz'e akarken aynı zamanda Atlantik'ten gelen yüzey suları Cebelitarık Boğazı'ndan içeri akar. Akdeniz havzasındaki sular buharlaşarak daha sıcak ve daha tuzlu hale gelir ve yoğunlukları batmalarına neden olur ve Akdeniz'den iki düşük seviyeli akıntıyla akar, Cebelitarık'ta Atlantik Okyanusu'na ve Karadeniz'e geri döner. Bu şekilde su Hint ve Atlantik okyanuslarından en sonunda dip akıntısıyla Karadeniz'e akar.